5 BAŞLIKTA MİRASIN ‘’HÜKMEN’’ REDDİ
Türk Hukukunda mirası ret iki farklı şekilde düzenlenmiştir : Biri gerçek ret diğeri ise bu yazımızın konusu olan hükmen rettir. (5 Başlıkta Mirasın ‘’Gerçek’’ Reddi başlıklı yazımıza buradan veya buradan ulaşabilirsiniz.)
Hükmen
ret davaları birtakım konularda mirasçılara yarar sağladığından son zamanlarda
oldukça karşımıza çıkan bir konudur.
1-Mirasın HÜKMEN Reddi Nedir , Kimler Bu
Hakka Sahiptir , Husumet kime yöneltilmelidir ?
TMK
m.605’te‘’Yasal ve atanmış
mirasçılar mirası reddedebilirler.
Ölümü
tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş
ise, miras reddedilmiş sayılır.’’ demek suretiyle hükme reddi
tanımlanmış ve hükmen ret hakkına sahip olanların yasal ve atanmış mirasçılar
olduğunu söylemiştir. Kıyaslamak gerekirse kısacası kanun koyucu ret süresinin
susarak geçirilmesi halinde artık mirasın reddedilmeyeceğine bir istisna
getirip bu durumu yumuşatmış borca batık mirastan, mirasçıları korumuştur.
Hemen
belirtmeliyiz ki hükmen ret davasında vekil tayin edilecekse vekil olan
avukatın vekaletnamesinde TMK'nın Velayet, Vesayet Ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına
İlişkin Tüzüğün 39/2 bendi gereğince hükmen redde ilişkin ÖZEL YETKİ bulunmalıdır.
Hükmen
ret davasında davalı olarak murisin tüm alacaklıları
gösterilmelidir. İşbu dava hasımsız olarak açılmış ise mahkeme bu eksikliği
tamamlamak için davacı tarafa süre verir. Taraf teşkili sağlanmadan davanın
sonuçlandırılması hukuka aykırıdır. Yargıtay birçok kararında tüm alacaklılara
husumet yöneltilmeden eksik hasımla karar verilmesi nedeniyle yerel mahkeme
kararlarını bozmuştur. Bu eksikliğe ilişkin olarak Yargıtay 14. HD 16.01.2017
tarih 2016/3884 E. 2017/284 K. sayılı içtihatında ‘’Mirasın hükmen reddine
ilişkin davalar , tereke alacaklılarına yöneltilmek suretiyle açılması
gerekir.Dosya kapsamına yansıyan başka alacaklılar da olduğu halde tüm tereke
alacaklılarına husumet yöneltilmeden eksik hasımla yazılı şekilde karar
verilmesi doğru bulunmamıştır.’’ demiştir.
Mirasın
hükmen reddine karar verilirse Yargıtay’a göre bu karar sadece talep eden değil
tüm mirasçılara karşı hüküm ifade eder.(Gerçek
redde sadece reddeden mirasçı için hüküm ve sonuç doğururken hükmen redde tersi
durumdur.)
2-Mirasın Hükmen Reddinde Görevli Ve
Yetkili Mahkeme Neresidir ?
Hükmen
ret davası mal varlığına ilişkin bir dava olduğundan görevli mahkeme HMK m.2’ye
göre asliye
hukuk mahkemesidir.(Uygulamadan
çoğu zaman bu husus gerçek retle karıştırılmakta ve sulh hukuk mahkemesinde
hükmen ret davası açılmaktadır.)
Yetkili
mahkeme ise genel yetki kurallarına göre belirlenmektedir. İşbu dava alacaklılardan
birinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde
açılır.Nitekim Yargıtay da istikrarlı bir şekilde yetkili mahkemenin
alacaklıların davanın açıldığı zamandaki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu
belirtmektedir. Yargıtay’ın hükmen redde ilişkin tüm kararlarında yetkili
mahkemenin alacaklıların davanın açıldığı zamandaki yerleşim yeri mahkemesi
olduğunu belirtmiştir.
3-Mirasın Hükmen Reddi Davası İçin
Öngörülmüş Bir Süre Var Mıdır ?
Gerçek
reddin aksine terekenin batıklığı ve murisin acz halinin tespiti her
zaman istenebileceğinden hükmen ret için kanunda öngörülmüş bir süre
bulunmamaktadır.Hükmen ret için bir süre bulunmadığını da Yargıtay istikrarlı
bir biçimde vurgulamaktadır.
Zaten MK. m.605/2’nin amacının 3 aylık gerçek ret
süresini kaçırmış ve borca batık tereke ile muhatap olan mirasçıyı korumak
olduğu göz önüne alınınca Yargıtay kararlarının haklılığı ortaya çıkacaktır.
Ancak belli bir sürenin olmaması kötü niyetli mirasçılar tarafından
alacaklılara zarar verecek şekilde kullanılmasının önüne MK m. 610/2 ile
geçilmiştir. Buna göre “Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke
işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya
mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya
da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası
reddedemez.”
Yani MK m.610/2’de sayılan şekilde hareket
eden mirasçının artık gerçek veya hükmi ret hakkı kalmaz. Artık terekenin
borçlarından da alacaklılara karşı sorumlu olur.
4-Terekenin Batıklığının Tespiti Nasıl
Olur ?
Hemen
belirtelim ki takdiri mahkemede olmak üzere tereke batıklığını ispat külfeti bunu
iddia eden mirasçının üstündedir. Ancak hükmen reddin karine olduğu göz önünde
bulundurulduğunda terekenin batık olmadığına ilişkin deliller ya da mirasçılığı
kabul anlamına gelen deliller alacaklılar tarafından sunularak davanın seyri
değiştirilebilir.
Terekenin
batık olduğunun kabulü için murisin ölüm anında terekenin
pasifinin (yani borcun) aktiften fazla olması gerekmektedir. Bu batıklık durumu
murisin ölüm anı esas alınarak tespiti gerekir. (Uygulamada çoğu zaman bu
husus atlanmakta dava tarihi itibariyle hesaplama yapılmaktadır.)
Bu
batıklığın tespitinde mahkeme aracılığıyla tapu müdürlüklerine, trafik sicil
müdürlüklerine, vergi dairelerine,belediyelere , SGK’ya , bankalara vs. yerlere
yazılan müzekkere cevapları önemli rol oynadığından tüm müzekkerelerin yazılıp
cevapların toplandığından emin olunmalıdır. Gelen cevaplarda mirasçılık
sıfatının kabul edildiğini gösterir bir beyan bulunup bulunmadığı da gözden
kaçırılmamalıdır.Yine mahkeme bu konuda bilirkişilerden yardım almalı sadece
tarafların beyanını ya da gelen cevapları esas alarak hüküm kurmamalıdır.
Nitekim yüksek mahkemelerin de içtihatları bu yöndedir. Yargıtay 14.HD
17.09.2019 tarih 2016/1099 E.- 2019/5326 K. Sayılı içtihatında ‘’…mahkemece
terekenin aktifi ve pasifi araştırılırken ölüm tarihinin baz alınmadığı
görülmektedir. O halde mahkemece
yapılması gereken iş , murisin 17.05.2014 tarihi itibariyle tapuda taşınmaz
kaydının , trafik sicilinde araç kaydının , bankada mevcut hesabının bulunup
bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu , emniyet ve banka şubelerine
yazı yazılmalıdır.Murise ait olduğu
tespit edilen gayrimenkul ve menkullerde keşif yapılarak konusunda uzman
bilirkişiler aracılığıyla ölüm tarihindeki değerleri tespit edilmelidir. SGK ve
Vergi Dairesi Başkanlığına olan borçların ölüm tarihi itibariyle miktarı ve
niteliği belirlenmeli yukarıda açıklanan ilkeler ışığında murisin sorumlu
olduğu miktar yönünden konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmalıdır.’’ demiştir.(Uygulamada zaman zaman mahkemenin ,
dosya içerisine gelen evrakları kendisi değerlendirerek hüküm kurduğu olmaktadır.)
5-Mirasçıların Hangi Hareketleri
‘’Mirasçılık’’ Sıfatının Kazanıldığını Gösterir ?
Yukarıda
değindiğimiz gibi bazı hallerde MK m. 610/2’ye göre artık mirasçının gerçek
veya hükmi ret hakkı kalmaz, bu durumda miras kayıtsız ve şartsız olarak kabul
edilmiş olur. Tabii somut olaya göre mahkemenin takdiri değişecektir. Örnek
verecek olursak :
·
Tereke
İşlemlerine Karışmak : Veraset ve intikal vergisinin ödenmesi
·
Terekenin Olağan Yönetimi
Niteliğinde Olmayan Veya Mirasbırakanın İşlerinin Yürütülmesi İçin Gerekli
Olanın Dışında İşler Yapmak: Terekede bulunan borcu yapılandırmak – Vergi borcunu ödemek
·
Tereke Mallarını Gizlemek:Terekenin bir alacak hakkının gizlenmesi
·
Terekeden Bir Şeyi Kendisine
Mal Etmek: Terekeye dahil malın mirasçılardan biri
tarafından zimmete geçirilmesi
Örnekleri
çoğaltmak mümkündür. Dosya içerisine gelen evrakları incelediğimizde verdiğimiz
örneklerle uyuşan bir durum varsa mirasın kayıtsız ve şartsız kabul edildiği,
hükmen ret hakkının düştüğü öne sürülebilir.
Ayrıca
belirtmek gerekirse ölüm nedeniyle mirasçılara bağlanan aylıklar mirasın
reddedilmesine engel teşkil etmez. Bu nedenle aylık alan mirasçı sadece bu
haliyle mirası kayıtsız şartsız kabul etmiş olur denilemez.
Av. Cansu MUZAÇA & Av. Dilan DAĞ
KAYNAKÇA
DURAL Mustafa ve ÖZ Turgut ,Miras
Hukuku , Filiz Kitabevi , İstanbul 2019
ÖZTAN Bilge , Miras Hukuku , Turhan Kitabevi , Ankara 2016
AKÇAAL Mehmet, Hükmen Reddin Tespiti Davası, MÜHF Hukuk
Araştırmaları Dergisi, Cilt 25 Sayı 2
HOROZOĞLUOrçun, Mirasın Hükmen Reddi ve Sonuçları, İstanbul ,
2010.
Yorumlar
Yorum Gönder